Tarih

Bugünkü Gürcistan Taş Devrinden bu yana yerleşim yeri olmuştur. Dmanisi’de ortaya çıkarılan veHomo georgicus olarak adlandırılan İnsansıgiller kalıntısı 1,8 milyon yıl öncesine tarihlenir. Klasik dönemde ülkenin doğusunda kurulan İberia Krallığı ve batısında kurulan Kolheti Krallığı, Gürcülerin kültürel gelişiminin ve devlet kurma geleneğinin başlangıcını oluşturdu. Yazılı kaynaklara göre Proto-Gürcülerin İÖ 12. yüzyıllarda tarih sahnesine çıkmışlardır. Arkeolojik buluntular ilk Gürcü siyasal yapılanmasının İÖ 7. yüzyıla kadar gerilere gittiğini gösterir. İÖ 4. yüzyılda ilk birleşik Gürcistan krallığı kuruldu.

Kolkhis ve İberya’da 337 yılında Hıristiyanlık resmi din olarak ilan edildi. Ülke, 13. yüzyılda KraliçeTamar döneminde küçük bir imparatorluk haline geldi ve Şota Rustaveli’nin ünlü destanını da yazdığı bu dönemde Altın Çağı’nı yaşadı. Yüzyıllar boyunca İranMoğollarRusya ve Osmanlı Devleti’nin çekişmesine sahne olan Gürcistan, 1801’den itibaren Rusya tarafından ilhak edildi. 1918-1921 arasında Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir devlet kuruldu. 1921’de ülkeyeKızıl Ordu girdi ve Gürcistan Sovyet cumhuriyetlerinden biri oldu. 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazandı.

Antik dönem

Kingdom of Georgia at peak of its military dominance, 1184-1225

Antik çağlarda Eski Yunanlılar ve Romalılar Gürcistan’ın doğusunu İberia, batısını Kolhis (Gürcüce: Kolheti) olarak adlandırıyordu. Hıristiyanlıkla ilk tanışan yerler de ülkenin batı kesimleriydi. Hıristiyanlığın 337 yılında (son araştırmalara göre 319 yılında) yayılmaya başladığı kabul edilir. Ülkenin batısı aynı zamanda, Yunan mitolojisinde İason liderliğindeki Argonotların Altın Post’u ele geçirmeye gitti yer olarak bilinir. Kendi dilinde Egrisi veya Lazika olarak bilindiği Kolhis, Persler ve Bizansa arasındaki savaş sonrasında Bizans İmparatorluğu’nun eline geçti.

Hıristiyanlık öncesi dönemde Kartli ve İberia Krallığı, batıdan Yunan, doğudan İran’ın baskısı altında kaldı. Roma İmparatorluğu’nun Kafkasya’yı fethettiği İÖ 66 yılından itibaren Gürcistan yaklaşık 400 yıl Roma’nın egemenliği altında kaldı. İS 330’da Kral Mirian Hıristiyanılğı kabul etti ve komşusu Bizans’la yakın ilişkiler kurdu. Böylece birkaç yüzyıl sürecek olan Bizans etkisi başlamış oldu.

Gürcistan’daki krallıklar küçük feodal bölgelere ayrılıyordu. Bu durum 7. yüzyılda Arapların Gürcistan’ı fethetmelerini kolaylaştırdı. Zaman içinde bu bölgeler yeniden eski konumlarını kazandılar ve 11. yüzyılda birleşik Gürcistan krallığı kuruldu. 12. yüzyılın başlarında Gürcistan yönetimi, Güney Kafkasya’nın büyük bölümünü, Anadolu’nun kuzeydoğu kesimini kontrol ediyordu.

Ortaçağda Gürcistan

Eski Tiflis

Kartli Krallığı’nın efsanevi hükümdarı Vahtang Gorgasal, krallığın başkentini Mtsheta’dan Tiflis’e taşımıştı. Sasani kralı Husrev, Kartli Krallığı’nın egemenliğine son vermiş, ardından Arap orduları ülkeye girerek 654’te Tiflis emirliğini kurmuşlardı. Kurucu Davit, Arap emirliğine son vererek 1122’de Tiflis’i de geri aldı. Gürcistan, Kraliçe Tamar döneminde (1184-1215) gücünün doruğuna ulaştı ve küçük bir imparatorluğa dönüştü.Ülke, 1200’lerde başlayan Moğol istilası uğrayarak parçalandı. Ülkeyi kuzeyden güneye ikiye ayıran Surami Dağlarının batısında kurulan İmereti Krallığı, Moğol istilasına karşı ayakta kalmayı başardı. 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında Timur’un istilası, Gürcistan’ı yerle bir etti. Ülke, ekonomik olarak tam bir felaketin eşiğine geldi.

Osmanlıların 1453’te İstanbul’u ele geçirmelerinin ardından Gürcistan’ın Avrupa ile bağları koptu ve Osmanlı Devleti ile İran arasında sıkışıp kaldı. Batıdan Osmanlı, doğudan İran ordularının saldırılarına uğradı. Zaman zaman Osmanlı Devleti ile İran arasındaki savaşlara sahne oldu. Osmanlılar, 16. yüzyılda Gürcistan’ın güneybatı kesimini ele geçirerek bu topraklara Çıldır Eyaleti’ni kurdular. Osmanlı orduları, 1510’da İmereti Krallığı topraklarına da girdi ve krallığın başkenti Kutaisi’yi ele geçirdi. Ardından İran şahı I. İsmail Kartli topraklarını yağmaladı. Osmanlılar 1578’de Tiflis’e girdiler ve böylece Gürcistan’ın batısı Osmanlıların, doğusu İran’ın denetimine geçti. Kral II. Erekle (1746-1798), Kartli ve Kaheti krallıklarını birleştirerek Gürcistan’ın doğusunu bütünleştirdi. Bu arada İmereti kralı I. Solomon da İmereti’den Osmanlıları çıkardı.

Rusya’nın Ülkeyi İlhakı

İran’ın saldırılarından kurtulan II. Erekle, bu kez Dağıstan’ın Müslüman kabilelerinin saldırılarına uğradı. Bunun üzerine 1783’te Rusya ile Georgiyevsk Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmayla Rusya, Gürcistan’ın toprak bükünlüğünü ve sınırlarını koruma altına alıyordu. Ne var ki buna karşın İran saldırıları sürdü ve Rusya bu saldırılara karşı sessiz kaldı. İranlılar 1795’te Tiflis’e kadar ilerleyip kenti yakıp yıktılar. Ruslar, 1801’de krallığa son verip Kartli ve Kaheti’yi ilhak ettiler. İlki 1804’te çıkan pek çok halk ayaklanmasını kanlı biçimde bastıran Rusya, 1801-1864 arasında Gürcistan’ın öbür bölgelerini de ele geçirdi. Poti ve Batum limanları ile Gürcistan’ın güneybatısı kesimi bir süre daha Osmanlı yönetimi altında kaldı. Ancak 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar bu bölgeleri de ele geçirdiler. Bu savaş sonrasında Gürcistan, tamamen Çarlık Rusya’sının bir parçası durumuna geldi.

Sovyet Dönemi

Tiflis’e giren 11. Kızıl Ordu (25 Şubat 1921)

Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Bayrağı (1921-1990)

Gürcistan’da ulusal harekete, Pirveli Dasi (Birinci Grup) olarak adlandırılan edebi ve toplumsal hareketin kurucusu sayılan İlia Çavçavadze önderlik etti. Noe Jordania ile Karlo Çheidze’nin öncülük ettiği Marksist Sosyal Demokrat Parti de önemli hareketlerden biriydi. Bu partiye zamanla Menşevikleregemen oldu. 1917 Devrimi’nden sonra, 26 Mayıs 1918’de Gürcistan bağımsızlığını ilan etti. Almanya’nın korumasına giren ülkede Noe Jordania başkanlığında bir hükümet kuruldu.

I. Dünya Savaşı sonunda Almanya ve müttefikleri yenilince İngilizler Gürcistan’ı işgal etti. Gürcistan, savaş sonrasında Paris Barış Konferansı’na katıldı ve bugünden daha geniş sınırlarıyla 22 ülke veMilletler Cemiyeti tarafından tanındı. Ancak Bolşevik Rusya’nın tehdidi altındaydı. Buna karşın Mayıs1920’de Moskova yönetimince de tanındı. Buna karşın Gürcü asıllı Stalin ve Orconikidze’nin yönetimindeki Kızıl Ordu, Gürcistan’ı işgal etti ve Mart 1921’de ülkenin bağımsızlığına son verdi. Tiflis’te Bolşevik yönetimi kuruldu. Gürcistan, Transkafkasya Sovyet Federe Cumhuriyeti’ne bağlandı. Bunun üzerine 1924’te geniş çaplı bir halk ayaklanması başladıysa da Sovyet yönetimince bastırıldı.1936 Anayasası uyarınca Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu ve Gürcistan, Sovyetler Birliği’nin 15 cumhuriyetinden biri oldu.

Yeniden bağımsızlığın ilanı

1918-1921 ve 1990-2004 yılları artasında kullanılan bayrak

 

Devlet başkanlığı arması

SSCB’nin dağılma sürecine girmesinin ardından, Gürcistan`da da 1990 yılında güçlü bir bağımsızlık hareketi başlamıştır. Bu süreç içinde Gürcistan Yüksek Sovyeti tarafından, 1921 Gürcistan-SSCBAnlaşması ile 1922 Birlik Anlaşması geçersiz ilan edilmiş ve 31 Mart 1991 tarihinde Gürcistan düzeyinde referanduma gidilerek bağımsızlık yetkisi alınmış, 28 Nisan 1991’de, Gürcistan Parlamentosu Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir.

1991 yılı Mayıs ayında Zviad Gamsahurdia halkın %86,5 oyu ile yeni kurulan Cumhuriyetin Başkanı oldu. 21 Aralık 1991 tarihinde başlayan iç çatışmalar,6 Ocak 1992 de Zviad Gamsahurdia’nın ailesi ile birlikte ülkeyi terk etmesiyle son buldu. Ekim 1992’de yapılan seçimler sonucunda Eduard Şevardnadze Devlet ve Parlemento Başkanı seçildi. 2003 yılında yapılan seçimlerin ardından meydana gelen Gül Devrimi ile birlikte Mihail Saakaşvili seçimle devlet başkanlığı görevini üstlendi. Kasım 2007 tarihinde, Saakaşvili siyasal gösteriler sonrasında görevinden bir yıl erken ayrılmaya karar verdi ve yeniden devlet başkanlığı seçimlerine gidildi. 5 Ocak 2008’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerindeMiheil Saakaşvili yeniden devlet başkanı seçildi.

Gül Devrimi

2003 yılında ABD merkezli sivil toplum örgütleri muhalefeti harekete geçirdi. Kadife Devrim diye adlandırılan ve ‘demokrasi’ vaatleri veren bu hareket sonucunda Devlet Başkanı Sevardnadze istifa etti. 2004 tarihinde yapılan seçimlerde Saakasvili, ezici bir çoğunlukla iktidarı ele geçirdi. [2] (Ayrıca Bakınız: Turuncu Devrim Bu olaylar daha sonraları özellikle batı basını tarafından Gül Devrimi diye adlandırıldı.

5815 kez görüntülendi.